Daha karın ilk damlaları yere düşerken karanlıkta kalacağımızın sinyalleri gelmeye başladı. İkindi saatlerinde bir gitti bir geldi elektrik. Ve gece tamamen karanlığa gömüldük. Kaloriferler ve neredeyse tüm hayat elektriğe bağlanmışken, çaresiz battaniyelere sarıldık. Bizler yine şanslıyız, Konya’nın birçok yerine hatta merkezde birçok yere elektrik bu yazı hazırlanırken bağlanamamıştı. Yollarsa berbattı. Ambulanslar bile yolda kaldı. Çarşıdan evimize ulaşmak için kendi imkanlarımızı kullandık, hatta zorladık. İkinci gün hava yumuşak geçti neyse ki yürüyebilinecek, bir araç geçebilecek kadar yol açıldı. Ama hâlâ ulaşılamayan köylerimiz var. Köylere ulaşılamadığı gibi bizler de dükkanlarımıza ulaşamadık.
Günler öncesinden haberler alınmışken, okulların tatil edilmesi de son ana bırakıldı, neyse ki tatil edildi, edilmese zaten okullar mecbur boş kalacaktı çünkü ulaşım durmuştu. Tüm bu duruma rağmen TEOG sınavının yapılacağı anonsları akşam boyunca devam etti. Bu karda nasıl yapılacak, taşımalı öğrenciler nasıl getirilecek, öğretmenler okullara nasıl ulaşacaklar soruları havada kaldı. Oysa hiçbir sınav öğrenci ve öğretmenin hayatından daha değerli değildir. Sabah 6 da, karanlıkta -ki elektrikler de yoktu- yola düşen öğretmenleri görünce gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Ellerinde el fenerleri Toki’den iniyorlardı. Öğrendiğimize göre ilk gün birçok yerde sınav yapılamamış.
Tüm olumsuzluklara rağmen karın tadını çocuklar çıkardı. Havanın da yumuşak olmasıyla tatil fırsata dönüştü ve Bozkır kayak merkezine döndü. Özlemişiz bu manzarayı ancak, umarız bir gün kar yağınca elektrikler gidecek, soğukta kalınacak, ulaşım duracak gibi endişeler yaşamadan, doyasıya kar sevinci yaşadığımız günler görürüz.
Yani mevsimin ilk karıyla sevinirken, ulaşım ve elektrik, sevincimizi kabusa çevirdi. Kısaca ilk karda sınıfta kaldık.